Güney Kore ve Tunus
Güney Kore ve Tunus’ta, seçilmiş cumhurbaşkanlarının otoriter ve şahsi rejim kurmaya kalkmaları farklı sonuçlar doğurdu. Güney Kore’de parlamento ve halk bunu engelledi, demokrasi kazandı... Tunus’ta ise bu mümkün olmadı, otoriter rejim kuruldu.
Ayrıca her iki ülkedeki gelişmeler, “başkanlık sistemi” denilen bin bir çeşit şekillerini gözden geçirmek bakamından da önemlidir.
Çünkü geniş yetkileri başkanda toplayan bu sistemlerde, eğer sağlam ve güçlü kuvvetler ayrılığı ve denetim ve denge kurumları yoksa, sonuçta otoriter iktidarlar ortaya çıkıyor.
GÜNEY KORE
Güney Kore bir ekonomik mucize ülkesidir. Tabii bunu sağlayan da iyi eğitimli nüfus, iş bölümünü ileri derecede gerçekleştiren profesyonelleşme, dünyaya açıklık, farkındalık, bireysel hak ve hürriyetler şuuru…
Böyle bir zeminde sağlam kurallar ve kurumlar…
G. Kore’de yaşananları biliyorsunuz. Cumhurbaşkanı Yoon Suk Yeol, 2022 yılında yüzde 47.8 oyla tek turda seçilmişti. G. Kore sisteminde en çok oyu alan ilk turda seçiliyor.
Yoon ve bakanları, haklarındaki yolsuzluk araştırmalarıyla hayli yıpranmıştı.
Nisan 2024’te yapılan parlamento seçimlerinde muhalefetteki Demokratik İttifak, Meclis’te 176 sandalye kazanarak çoğunluğu elde etmişti. Cumhurbaşkanı Yoon’un Halkın Gücü Partisi 108’de, Yeniden Kore Partisi 18’de kalmıştı.
Belli ki 2027’de yapılacak cumhurbaşkanı seçimlerini Yoon kaybedecek, büyük bir ihtimalle yolsuzluk araştırmaları soruşturmaya dönüşecekti.
Yoon, muhalefeti “düşman Kuzey Kore’nin işbirlikçisi” ve “devlet karşıtı” diye çamur atarak ülkenin tehlikede olduğu iddiasıyla sıkıyönetim ilan etti. Ordu sokaklara indi. Siyasi faaliyet ve yayın yasaklandı ama bu 6 saat sürdü ancak. 7. Saatte demokrasi galip geldi.
SİSTEM FARKI
Güney Kore’de muhalif milletvekili genç kadın Ahn Gwi-ryeong'un, askerin kendisine doğrulttuğu makinalı tüfeğin namlusundan tutup itmesi, simge haline geldi. İktidar ve muhalif milletvekilleri, asker barikatlarını, duvarları aşarak Meclis’e girdiler, sıkıyönetimi iptal ettiler.
Milli Savunma Bakanı istifa etti.
Sistem bakamından çok önemli iki nokta:
-Bir, G.Kore’de cumhurbaşkanı ve parlamento seçimleri farklı tarihlerde yapılır ve süreleri de farklıdır. Aynı siyasi konjonktürde yapılacak seçimlerde yasama ve yürütme tek elde toplanmasın diye…
-İki, ABD’de olduğu gibi Kore’de de yasama organı seçimleri için aday belirlemede cumhurbaşkanın yetkisi ve etkisi yok veya çok sınırlıdır. Nitekim Yoon’un partisindeki milletvekilleri de sıkıyönetimin iptaline oy verdiler.
Bizdeki CB sisteminde, kuvvetler ayrılığını hayata geçirecek bu mekanizmalar yoktur: Cumhurbaşkanı ve Meclis Seçimleri aynı günde, aynı politizasyonla yapılıyor. Vekil adaylarını Genel Başkan olarak Cumhurbaşkanı belirliyor.
TUNUS HÜSRANI
Arap Baharı fırtınasından demokrasiyle çıkan tek Arap ülkesi Tunus’tu. İslamcılar ve laikler kuvvetler ayrılığı ilkesinde anlaşarak anayasa yapmışlardı.
Zamanımızdaki en büyük İslam düşünürlerinden Raşid El Gannuşi, Nahda Partisi lideri olarak “siyasetle dinin ayrı” olduğunu gerekçeleriyle açıklamıştı.
Fakat seçilmiş Cumhurbaşkanı Kays Said, 2019 seçimlerinde ikinci turda yüzde 73 oyla seçilince “güç bozar” hastalığına tutuldu. Tunus Anayasa’sının 80. Maddesindeki “olağanüstü şartlar”ı ileri sürerek hükümeti lağvetti, parlamentoyu askıya aldı. Muhalefetin kolunu, kanadını kırdı. Gannuşi hâlâ hapiste…
Ve Kays Said, muhalefetin boykot ettiği Ekim 2024 seçimlerini, yüzde 90.69 oyla kazandı!
Güney Kore ile Tunus arasındaki kültürel ve sistemik farkları siz düşünün.
‘GÜÇ BOZAR’
Tarihçi Lord Acton, 1887’de “güç bozar, yozlaştırır; mutlak güç mutlaka bozar, yozlaştırır” diye yazmıştı.
Zamanımızın önde gelen siyaset bilimcilerinden Juan Linz, 1990’de yazdığı “Başkanlık siteminin Tehlikeleri” başlıklı klasikleşmiş akademik makalesinde, bu sistemlerde iktidarın “şahsileşeceğini”, bunun da “gerilim ve kutuplaşmayı” ve “iktidar tutkusunu” büsbütün artıracağını yazmıştı. Çünkü bu sistemlerde Başkan, sadece “yürütme erkinin başkanı olmakla kalmıyor, devlet başkanı olduğunu” düşünüyordu.
Yani yasama ve yargının da başkanı.
G.Kore ve Tunus, iki laboratuvar örneği…
Özetin özeti: Kuvvetler ayrılığı ve bunun güçlü kurumlarıyla kültürü olmadan, olmuyor.















Bazı yorumcular, yine 100 yıl öncesini eleştirmekten kurtulamıyorlar. Ondan önce ittihatçı dönem, ondan da önce Abdülhamid dönemi var. Daha öncesinde de, yine monarşi yine otoriter sistem var. Yani, biraz tarihi öğrenelim, sonra fikir yürütelim, olmaz mı, bilgiden korkan kardeşler ?
Yanıtla (7) (4)İşine geldi mi devrim yaptık, işine geldi mi Osmanlı demek ikiyüzlülükte zirve! Cumhuriyet tarihinde; demokrasinin, çok partili hayatın, meclis denetiminin,basın özgürlüğünün kökünün kazınması 1925 tedir.Almanyada Reictag yangını kararnamesi ve Türkiyede Takrir i sukun kanunu çıkarılma amacı dışında kullanılmıştır.Demokrasi ve kuvvetler ayrılığı isteyenler,diktatörlül yanlılarınca iftiralarla harcanmıştır.
Yanıtla (0) (0)NET ve klonları klavye başında aynı nakaratları tekrarlayıp duruyor.
Yanıtla (2) (4)Netgil'in 'ne'si ile liboş'un 'boş'unu yan yana getirince ne-boş oluyor! Gel de mucizeye inanma!
Yanıtla (0) (2)Liboş, net gibi kelimeleri bizim gibi sıradan insanlar anlayamıyoruz, lubunyalar arasında flört amaçlı şifreli konuşmalar galiba.
Yanıtla (1) (0)Netgil eski sevgilimiz ayol, ikimizin de efendisiydi, terketti bizi.
Yanıtla (0) (0)Ağabeyim teşekkür ederim, kurumlar vurgunuz çok önemli, yalniz bazen Birleşik Krallık gibi yazılı kuralların olmadığı yerlerde somut ve elle tutulur şeyler gorulmeyince insanların kafasi karışıyor. Kurumların tam ne olduğunu da açıklar mısınız, ayrıca kurumlardan öte keyfiyetli, bilgili, farkındalık ve bilinçli insanların önemini de daha somut anlatabilir misiniz istirham etsem, teşekkür ederim peşinen?
Yanıtla (2) (0)Birleşik krallıkta parlamentoyu kapatmaya niyetlenen kralın kafası kesilmiş ve parlamento önünde sergilenmiştir. Kurum bu.
Yanıtla (3) (0)Kemalistler diktatörlük, yeşilkemalistler hibrit rejim aşığıdır.Chp ile Akp kirli düzenin dişlileridir asla umut olamazlar! Yeni partiler, yeni egitim, yeni rejim(düzen) olmadan huzur ve refah imkansızdır.Fransa da birinci cumhuriyet diye yanlışları kutsasaydı, gelişemezdi ancak beşinci cumhuriyetle düzelebildiler.Nietzsche: "Batmak için olgunlaşanı itmek lazım"
Yanıtla (3) (11)Milli mücadele ittihatçı organizasyonu olduğundan, "ülkeyi işgal ettirdiler daha da mahvedecekler korkusuyla" başlangıçta mesafeli bakanlar olmuştur; zaten bu nedenle Sivas kongresinde "artık ittihatçılık yapmayacagız, değişeceğiz" diye yeminler edilmiştir.Farzı muhal; bugün Akp döneminde ülke işgal edilse sonra Akp nin ikincil liderleri sizi biz kurtaracağız deseler, buna inanmayıp mesafeli duranlara hain denemeyecegi gibi yüzyıl öncesinde de durum aynıdır.
Yanıtla (4) (4)chp yllardır hilelerle iktidar olamadıki nerden biliyorsun kirli düzenin dişlisi olduğunu,akepe için dersen katılırım.
Yanıtla (5) (1)Güney Kore Milli Eğitim Bakanı devletin, insanların kanını emen tarkatları övmez.Siyasetçileri seçim öncesi vatandaşlarını her taraftan petrol, doğalgaz fışkırıyor diye aldatmaz, zaten seçmeni de inanmaz.G.Kore de insanlara 17 bin lira asgari ücret veri bakalım orada bir tane bakan başbakan kalır mı ? Millet bizim gibi değil.
Yanıtla (14) (2)Insanın kanını emenler ancak
Yanıtla (0) (4)seytanin yeryüzündeki temsilcileri slam ve insanlik düşmanı sizofreniklerlerdir
14:30'a ; İslam'ı kendi sapkın dünyalarına alet eden bir çok tarikat gözümüzün önündeyken, bunların pislikleri ayyuka çıkmışken, kendini peygamber yerine koyan sapkın tarikat şeyhleri ortadayken,bunların peşine takılıp ahiretini yakmak, şizofren ötesinde bir anlam ifade ediyor! İslam düşmanlığı bu sapkın yapılara sahip çıkmaktadır.Dinimiz açıktır, nettir.
Yanıtla (5) (0)Teşekkürler Ottoman
Yanıtla (1) (0)1930 ları yüceltmelerle; fikir özgürlüğünü, eleştirel düşünceyi, sorgulamayı boğmaya çalışmak en büyük bedeviliktir, gericiliktir; kendini elit sanan ayak takımı arasında yaygındır.Eğitim sistemi tek adamcı olduğu sürece, halk lider isteyecek ve bekleyecektir.
Yanıtla (6) (2)2017 de partili c.başkanlığı, Atatürk ve İnönüyde partiliydi denilerek kabul ettirildi.2011 sonrası Akp; milliyetçiler, ulusalcılar, avrasyacı kemalistlerle yoldaş olarak; partili cumhurbaskanlığı, kuvvetler birligi, muhalafeti kriminalize etme vb tek parti Chp'sinin metotlarını benimsedi.1925 ve 2011 sonrası dönem reddedilmeden sorunların çözümü ve düzelme imkansızdır.Yanlış kimden gelirse ve kime karşı yapılmış olursa olsun, yanlış diyemeyen ikiyüzlüler, sorunların parçasıdır.
Yanıtla (7) (3)Taşra zihniyetinden kurtulamadık.
Yanıtla (2) (4)Kendini elit sanan sorunlular, taşra zihniyeti diye sayıklar; aynaya baksalar taşra zihniyetini görecekler.Pozitivizm, şekilcilik, tüketim, eğlence taklitiyle elit olunsa, hayvanat bahçesinde ziyaretçileri taklit eden maymunlar bile elit olurdu.Faşistler ve komunistler bile insanları kazanmaya çalışırlar, kibirle tepeden bakmazlar ama daha ilkel ideolojilerin militanlarının, utanılacak özellikleriyle kibir abidesi tavırları psikolojik tedavi gerektiriyor.
Yanıtla (2) (2)Biri doğuda öteki ona göre teee batıda sayılan iki devleti kıyaslamışsınız, birbirinden çok uzak bu iki devletin ortasındaki mamur ve parlementer demokratik devletle kıyaslamış olsaydınız, kuvvetler ayrılığının, yargı bağımsızlığının, kişi hürriyetinin, liyakatın ne kadar önemsendiğini örnekleriyle anlatırdınız ki bu iki devlet ve başkaları da örnek alıp kendi ülkelerine faydası olurdu , sanırım , Taha bey.!!
Yanıtla (5) (9)'Ali Rıza'ya: Ali Rıza! Burada yazarın karşılaştırması doğrudur, isabetlidir. Çünkü karşılaştırma, Başkanlık Sistemi ve başkanlar ile parlamentoların başkana karşı tavır alışları üzerinden yapılıyor. Coğrafya, doğu, batı üzerinden değil.
Yanıtla (5) (0)Doğan bey: yorumumun kinaye kısmını göz ardı etmişsiniz, diğer yorumcu arkadaşlar da öyle. Teşekkürler..
Yanıtla (4) (0)Bu ülkede M.Kemal; G.Washington ve De gaulle seviyesinde saygı görüp, yanlışları okul kitaplarında bile eleştirilir hale geldiginde ; artık yeni liderler: "protesto edildim,tutuklayın şunları" diyemeyecektir.M.Kemal bile eleştiriliyorsa ben de eleştirilebilirim demek zorunda kalacaklardır.Partili C.baskanlıgına, kuvvetler birligine, muhalafeti kriminalize etmeye heves eden liderler, tek parti devrinden örnek vermeye yeltenemeyeceklerdir.Eğitim sistemi tek adamcılık aşıladıkça demokrasi gelişemez
Yanıtla (6) (2)sayin yazar biz tam demokrasi ile yönetildiği miz için bizde böyle tehlikeler söz konusu bile değil
Yanıtla (2) (3)Sn.haluk d×;ümit ederim bu yorum Kara mizah olsun.Ünlem işareti olmayınca,acaba dedim.Siz demokrasi denen olgunun,seçim oldugunu zannetmiyorsunuzdur,herhalde.Syglr.
Yanıtla (1) (0)Dünkü yorumumda Güney Korede aadamın biri yeni bir icat çıkarmaya çalışırken Güney Kore Meclisi ve halkı hoop orda dur bakalım bu kadarına da izin yok deyip kesip attılar. Darısı bizim Meclisimizin ve halkımızın başına gelsin
Yanıtla (0) (0)İnsan kalitesinin nasıl da önemli olduğu bu iki örnekte görülüyor. G. Kore vatandaşları eğitimli, üretken ve başına gelecek felaketi görerek seçtiği cb. nından vazgeçebiliyor.Tunusta da maalesef siyasete dini sokarak ve daha az eğitimli vatandaşları olduğu için kötü yönetilmeye devam edecekler, bizim ülke gibi.
Yanıtla (23) (4)Tunusta siyeset ile din ayrı olmalı diyenleri devirenler sahte laik derebeyleriydi.Eğitim konusuna gelince Sscb vatandaşları da çok iyi eğitimliydi ama etkileri yoktu yani önemli olan rejimdir.Güney Korede sıkıyönetim iyi planlansaydı, tüm milletvekilleri tutuklansaydı, sizin gibiler bu kez cahil G.Kore halkı diye ezbere sayıklardı.Türkiye yüzyıldır bataklıkta, çünkü kendini elit sanan cahil çok!
Yanıtla (6) (10)Elit olmak zor, sadece eğitimle olmuyor. Anadan, atadan gelen çok ciddi bir kültür de gerekiyor. Öyle bir iki göbek de değil nesiller boyu kök gerekir. Zengin, köklü aile olmak da yetmez. Yani bayağı bir bileşeni var. Biz de vasatın biraz iyisinin, ki o da çok cüz-i ötesi yoktur. Gelişmiş Dünyaya bakılırsa istanbul hala taşra.
Yanıtla (3) (3)Elit zengin, ayrıcalıklı kesim demektir. Biz hep aydınla karıştırma eğilimindeyiz. Çünkü aslında maddi-varlıklı ayrıcalıklıya karşı değiliz zihinsel olarak ayrıcalıklıya karşıyız ve düşünce ile burun buruna geldiğimizde hemen cahilliği savunuyoruz. Çünkü cahillik o zengin ve ayrıcalıklı tarafından yaratılıyor.
Yanıtla (1) (3)Fakirlikten kırılan koca bir kitle var, hâlâ din elden gidecek diyenlere inanan! Montajlı videoları izletmenin ,günahını kabullenmiş....
Yanıtla (3) (0)Elit sadece zengin değil ayrıca donanımlıdır. Sonradan görme zengin ile karıştırmamak gerek.
Yanıtla (3) (0)Bir karşılaştırma da ben yapayım. 90'lı yılların başı. Türkiye 12 Eylül'ün kötülüklerini gömmeye başladı. Sağ ve solun aşırı uçları bile tv'lerde kavgasız programlar yapmaya başladı. Barış ortamından iyi saatte olsunlar rahatsız oldu. Solun saygın insanları faili meçhule gitti. 28 Şubat'ın hazırlığı yapıldı. Tunus'ta Nahda geldi. Soldan sevilen insanlar faili meçhule gitti. Nahda suçlandı ve kenara itildi. O insanların kanı üzerinden birileri iktidar devşirdi.
Yanıtla (1) (1)Soğan ekmek yeriz kurtlu bulgur yeriz ama filan falanı yedirmeyiz diyenlerin ülkesi kişi başı on bin dolar yedi saatte diktatör bozuntusuna haddini bildiren güney kore de kişi başı milli gelir 40 bin dolar.
Yanıtla (2) (0)Acı olan şu ki 50 sene önce güney kore ile aynı şartlardaydık.
Kemalist ruh,vatanı işgalden kurtaran, emperyalistlere vatanı peşkeş çekmek isteyen asker kaçağı hainlere gününü göstermiştir.Kemalist ruh 15 Temmuz'da, ABD ve İsrail önderliğindeki sapkın Fethullah''çı Tarikat'a gününü göstermiştir! Herkes rahat olsun,Kemalist ruh var oldukça, hiç bir hastalıklı yapı ülkenin bir karış toprağına göz koyamaz.
Yanıtla (4) (2)Bizim inancın handikaplarından biri inanç ile eylem ve pratik arasında bağ kopmuş durumda. 'ben ne söylerim darbukam ne çalar' durumu. Yöneticimiz dini öve öve bitirimezken dinin gerektirdiği dine uyumlu yaşamanın yerinde yeller esiyor, sanki halkı yoksullaştıran uzaylılarmış gibi. Halbuki peygamber ülkede bir kişi zorluk yaşasa bile sorumluluğu kendinde arardı, şimdikiler tefal gibi üzerlerine birşey yapışmıyor. Nas vardı o da gitti geri yolsuzluk gırla, faiz adaletsizlik aldı başını gitti
Yanıtla (2) (0)2019 katılım oranı yüzde 48, 2024 yüzde 28. Yazının eksiğini tamamlayalım. Ülkemin sağ yanı tek parti döneminin kötülüklerini anlattı yıllarca. Sıra kendimize gelince iyi olur dedik. Erdoğan'a 7 Haziran'da oy vermedim. Başkanlık sistemi referandumunda hayır oyu verdim. Yukardaki gerekçelerle. Bugün bu duruma hayır diyenler, yarın güç ellerine geçince evet diyecek, dün evet diyenler bin pişman olacak.
Yanıtla (1) (0)"Yorumlarda; İslam'a hakaret dahil herşey serbest ama 1925-2024 arası rejimi eleştirmek yasaktır, fikir özgürlüğünü işimize geldiği gibi uygularız" diye Uyarı kısmına ekleyin ki sizin ve gazetenizin görüşü açıkca belli olsun!
Yanıtla (3) (15)Yine bir yazı işte.
Yanıtla (0) (0)Aşırı yetkiyle donanmış iki ayrı Başkanlık sisteminin birinde (G.Kore) ve ötekindeki süreçte (Tunus),demokrasi açısından bir birinden tamamen farklı sonuçların ortaya çıkmasının sosyolojik ve düşünsel nedenlerini de başka bir yazınızda irdelemeniz gerektiğini düşünüyorum.
Yanıtla (0) (0)Taha bey aslında zurnanın zırt dediği yer burası Daren hoca bir kitabında diktatörlükle içinde kore için övgülü düşünürdü. Oysa sonuç hüsrandır. Demekki parlamenter sistem kötülerin iyisi hiç bir zaman eleştiriler karşılıksız kalmaz, masa altına itilmezdi.
Yanıtla (0) (0)Sayın yazar, cumhuriyetin tek adamlarını şöyle başlangıçtan itibaren bir anlatsanız...
Yanıtla (7) (20)Cumhuriyet kurulalı 100 yıldan fazla geçmiş. Yıl olmuş 2025, bıkmadınız mı hakkaten geçmişe dönüp durmaktan. Geçmiş ölüdür, ne olduysa olmuştur, gereken dersleri çıkartır geleceğe bakarsın. 500 yıl sonra dünya bambaşka gündemleri konuşurken biz hala kendi içimize dönüp kurucularda şöyle yapmışlardıyı konuşacağınızdan eminim. O yüzden de bu memleket asla zamanı yakalayamayacak
Yanıtla (16) (7)Bu gün karar da İskender Öksüz yazmış, yanda
Yanıtla (15) (6)“ Orta Doğu’da sınırlarını kendi mücadelesi ve kendi kanıyla çizen bir tek Türkiye var galiba. Bugün de bizim yerli bedevilerin “Kemalist, Kemalist” diye saldırmayı marifet saydıkları Türkiye Cumhuriyeti.”
Yazar 100 yıl öncesini anlatsa, 'Evet, cumhuriyetin kurucuları diktatör eğilimli kişiler' dediğini varsayalım. Sizin açınızdan hangi problemi çözer. Taha beyin Tunus ve Güney Kore örneğini mi yanlışlayacak. Bende size bir soru sorayım. Güçler ayrılığı net çizgilerle ayrılmış bir demokrasi mi yoksa tüm gücü elinde toplamış anti demokratik bir sistemde mi yaşamak istersiniz?
Yanıtla (5) (2)Güzelliklere, yeniliklere, dış dünyaya açık olmak.Çalışmak. ilimde irfanda en yuksekte olmak için çabalamak. Allah'tan bizi insanlığa önder eylemesi dinini iyi anlayıp insanlığa tebliğ edilmesi noktasinda vazifeli kılması icin dua edelim. Bu millet islama ne zaman canu gönülden hizmet etti Allah-u teala onu üç kıtaya dünyaya hükümdar eyledi.Maddeyi idare eden ruhtur yani mana.Ruhumuzun sahibide Rabbimizdir.Kur"an da Rabbimizin kitabıdır. Kaçımız okuduk?Anlamaya çalıştık. Ya nasip...
Yanıtla (5) (1)Hayret tüm islam camiası 1400 yıldır ne kitabını okumuş ne dinini anlamamış öylemi?
Yanıtla (7) (0)Biz Kur'an dan montajlı videoları izleyip, günaha ortak olmayı öğrendik! Sonra da Peygamber Efendimizin yanına komşu olmayı hayal ederiz
Yanıtla (12) (0)Sayın Akyol,
Yanıtla (6) (0)Fikirlerinizi zaman zaman elestirsem de
düşünce ufkumuzu ve vizyonumuzu genişleten yazılarınız için teşekkür ederim. Bu yazınızda ülkemizin sorunlarını çözmede ışık niteliğinde ...Hürmetlerimle
Bütün mevzu, müslüman toplumlarda insanlar üç sınıfa ayrılıyor, mümin, kafir ve münafık.
Yanıtla (6) (0)Ne yazık ki, islam tarihi boyunca, müminler ferasetli olamayınca, münafıkların maskarası ve muazzep bir hayata düçar oldular, yazık...
Devlet Bahçeli yıllarca en ağır şekilde eleştirdiği Tayyip Erdoğan a sorumsuz Cumhurbaşkanlığı yetkilerini altın tepside sundu. Hala nedenini mantıkla izah edene rastlamadım. Bilen varsa izah etsin.
Yanıtla (46) (1)Nedeni devleti üleşmek, kadro yağması ve hazinenin musluğundan içmek, başka ne neden arıyorsun ki. Al gülüm ver gülüm. Yüzde 7-8 oyla rüyanda göremeyeceğin nimetler bunlar. Ver başkanlığı, tut devletin bir ucundan. Siyasi tarihin en kepaze anlaşmalarından biri.
Yanıtla (9) (0)Çünkü Devlet Bahçeli, Erdoğan olmasaydı çoktan tek başına köşesinde bekliyordu. Onun yerine birisi MHP genel başkanı olucaktı. Büyük ihtimal en karızmatik olan Sinan ATEŞ. Sinan Ateş, İYİ Partide genel başkan olmuş olsaydı çoktan MHP meclis dışı kalırdı. Taşlar oturmuş olabilir mi?
Yanıtla (6) (2)'Birisi' rumuzlu vatandaşa: Nedenini en açık şekilde 'Ayak Takımı' rumuzlu vatandaş açıklamış. Okuyabilirsen faydalı olur.
Yanıtla (1) (0)Anlamak için biraz geçmişe gideceksin.Ecevit ABD'nin Irak'a müdahalesine karşı çıkıyor. Bahçeli de iktidar ortağı. Gaipten bir ses geliyor, Bahçeli hodri meydan, Erken seçim diyor. Kendisini ve partisini feda ediyor, baraj altında kalıyor. 367 garabetinde Bahçeli AKP'yi kurtarmak için kendini yine ortaya atıyor. 15 Temmuz darbesinden sonra artık AKP Erdoğan sevdalısı olduğunu ifşa ediyor..Aslında her ikisi de Hacivat Karagöz oyunu oynuyor. Ama aslında onları perde arkasın da oynatan biri var...
Yanıtla (6) (1)Halk bilinçli olursa ülke kalkınıyor. Çok güzel örnek olmuş. Arap ve geri kalmış toplumlardan kalkınma beklenmez.
Yanıtla (4) (0)Topluluklar layık oldukları ile yönetilirler. Tunus afrikadaki en karmașık yapiya sahip bir ülke. Fransiz italyan etkisi altindaki afrikanin baş ağrısı
Yanıtla (1) (0)Yazar bize Guney Koreyi habire ornek verdigi icin toz kondurmak istememesi anlasilabilir.. Yalniz biraz tuhaflik var Kore isinde..Darbeye kalkisan Cumhurbaskani..Gerekce ise parlementoda Kuzey Kore yanlilarinin oldugu..Halkin cogunlugu da Kuzey Kore ile birlesme istiyor..Tepkileri demokrasiyi korumak mi Kuzey Kore ile birlesme istegi olarak mi okumak daha dogru olur...
Yanıtla (1) (1)Taha bey su Hunter Biden isini anlayamadim..Yarginin elinde olan konuya Yurutmenin basi olan Joe Biden nasil mudahale edebiliyor da oglununun suclarini affedebiliyor..Padişah mi Jo Biden...Trump da Baskan secildikten sonra hakkindaki davalar birer birer dusuruldu..Adam number 1 kriminalden sutten cikmis ak kasik oluverdi..Bu ayri kuvvetler masa altinda ne dolaplar ceviriyorlar boyle...
Yanıtla (1) (0)Arap alemi içerisinde en güvenilmez ülke tunustur. Herkes ektigini biçer misali demekki hak ediyorlar.
Yanıtla (0) (0)Aslında G.Kore iyi bir örnek mi emin değilim. Kültürü bize çok da uzak değil. Ataerkil, baskıcı, devlet vurgusu çok fazla olan bir ülke görünümünde. Halkı eğitimli ve çalışkan o ayrı. Ama onlarda da lider kültü var, otoriter yönetim revaçta. Yönetimde yolsuzluk, usulsüzlük az değil, fakat orada iyiler de güçlü ve ses çıkarıyorlar. Bizde olmayan kısım. Cezasızlık algısı yok. Hukuk iyi/kötü işliyor. Ama öyle demokrasinin beşiği falan da değil.
Yanıtla (0) (0)Sayın yazar çok muhteşem bir konuya girmişsiniz ve çok güzel anlatmışsınız. Bir kişinin filozof da olsa, cahil bir toplumu aydınlatması ne kadar zor ise, yüksek seviyeli bir toplumu bir liderin zapturaptta alması da o kadar zor ve hatta imkansızdır. G. Kore Japonya'dan bilgi, bilim, teknoloji özgürlük gibi hayati değerleri transfer etmiş ve hızla kalkınmıştır. 1960'larda bizim gerimizde olan G. Kore'nin kişi başı geliri 38 bin dolar. Biz hala 10 - 12 bin dolarda sürünüyoruz. Koreli aydındır!
Yanıtla (5) (1)Olmaz olmaz..Bu muslumanlar su kuvvetler ayriligi isini beceremez..Montesqio yu nereleriyle okuyorlarsa artik . Anlayamadilar gitti..Su Koreliler de bir tuhaf..Guneylisi anlamis ama Kuzeylisi anlatamamis...
Yanıtla (0) (2)Avrupa ninki de bir baska alem..Kuvvetler asiri ayrilmis bir turlu hukumet kuramiyorlar..En iyisi ABD ..kuvvetleri ayri gibi gostemekte cok maharetli..Musluman ulkeler ABD den Ingiltereden Demokrasicilik oyununda ders almali...
Otokrat az egitimli oldugunda ,gücten cok daha cabuk etkileniyor,kendini "kaf daginin arkasinda" görüyor.Kendisini ülkenin sahibi olarak gördügü icin coluk cocugun protestosuyla da dagiliyor, güc gösterileriyle sahsini kücük düsürüyor...
Yanıtla (2) (0)Bahceli Erdoğan"olmadan nasıl iktidar olacak. Bahceli kendini düşünüyor.
Yanıtla (1) (0)Bizde kuvvetler ayrılığı tamamen sıfırlandı. Eski aksak demokrasimizi özlüyoruz. Elektronik seçime güvenmiyorum bile diyemiyoruz. Hemen içeri atıyorlar. Rabbim bize de hayırlı bir darbe nasip eder inşallah.
Yanıtla (8) (1)Tüfeğe dipçiğe namluya kafa tekme atacak halkın gerçek temsilcilerine şimdiden selâm olsun, zira henüz yoklar..
Yanıtla (5) (0)Tarihçi Lord Acton, 1887’de “güç bozar, yozlaştırır; mutlak güç mutlaka bozar, yozlaştırır” diye yazmıştı. Bu adam Atatürk'ün geleceğini ta o zaman teşhis etmiş !
Yanıtla (0) (7)Taha Ağabey; demokrasinin, güçlü demokratik kurumların,
Yanıtla (1) (0)kuvvetler ayrılığı ve iktidarı elinde tutanların denetlenmesinin toplumda karşılığının olması, toplumun bunu talep etmesi lazım. Güney Koredeki gibi. Burada eğitim seviyesi belirleyici oluyor. Tunus gibi, Türkiye gibi eğitim seviyesi dindar, muhafazakar toplumların böyle bir demokrasi talebi yok maalesef.. Saygılarımla.
Nur içinde yatsın, rahmetli Özal'ın önerdiği, kuvvetler ayrılığına dayalı, milletvekillerinin dar bölgeli iki dereceli seçim sistemi ile seçildiği bir başkanlık veya yarı başkanlık sistemine o zaman geçilseydi acaba bugün yaşadıklarımız yaşanır mıydı???
Yanıtla (5) (5)Dar bölge ile her bölgeden bir aday seçilmesi kastediliyorsa, bizim gibi memleketlerde seçim bölgelerinde çatışmaları çıkar, siyasi cinayetler işlenir.
Yanıtla (4) (0)Sayın yazar ısrarla yazıyorum; genelde doğu toplumlarının özelde bizim toplumun sorunu sistem sorunu değildir İNSAN sorunudur. Animal yapıdan, hüminal yapıya ; dinsel akıldan bilimsel akla; biyolojik akıldan lojik akla dönemeyen toplumlar ve bireyler; kanun, kural, adalet, ahlak, üretemez ve evrensel sistem kuramaz. Sadece güç ve otorite tek geçerli kuraldır. Toplumda aynı karakteri sergiler.
Yanıtla (4) (3)"Güç bozar" sözü ile mevcut iktidara ve Erdoğan a yüklenenler - ki yüklenilmelidir de - , 1923 - 1938 - 1950 arası gücü elinde tutanlar hakkında dut yemiş bülbül oluyor, hatta yapıp ettiklerini savunup gerekli olduğunu iddia ediyor. Böyle olunca bugünkü eleştirileri boşa düşüyor. Bence Türkiye ençok Kuzey Kore ye benziyor. Heryerde büst ve heykel orada bile bizdeki kadar yoktur.
Yanıtla (1) (3)Cin şişeden çıktı Bir kez..Bir daha çıktığı o şişeye girmez. Kore demokrasiye kavuştu, tadını aldı. Bir daha da diktatörlere, diktatör özentilerine hiçbir zaman teslim olmaz... 22 yıl çok çok uzun bir süre çok şeyler yapabilirdik. Ama kafalarında hiçbir zaman demokrasi yoktu, gömleğimizi çıkardık dediler, iktidar olduktan sonra da demokrasi tramvayından inmek ülkeyi karanlık bir tünele sokmak için ellerinden gelen her şeyi fazlasıyla yaptılar...Kalanı kurtarırsak ne mutlu bize bizlere...
Yanıtla (30) (2)onyıllarca "dava, dava" diye ateşli nutuklarla anlattığı şey meğer bir gömlekmiş. kolayca çıkarabiliyormuş. bu gömlek çıkarma işi aslında bu insanın özetidir. gömlekten gömleğe geçti. asla vazgeçmediği şey ise kendi egosuydu.
Yanıtla (3) (0)Şimdi bidahaki secimde sarayın hangi taklalar atacağını göreceğiz
Yanıtla (1) (0)Bunun başkanlık sistemi ile ilgisi yok seçimlerin aynı tarihte yapılması meclisin başkana karşı tavır almasına engel değil Türkiye'de sıkıntı MHP'nin Ak Parti kadar Ak Partili olması ayrıca Türkiye'de Güney Kore'deki gibi bir olay olsa Mustafa Kemal'in askerleri meclisin önünde o kadar bile durmaz
Yanıtla (3) (7)Niçin başka ülkeleri örnek gösterirsiniz, kendi ülkenize bakınız.
Yanıtla (1) (2)Bizdeki koltuk sevdası, yanına hırs ve kibir eklenince zulüm ve zalim oluyor insan. Medeniyet, merhamet ve adaletdir.
Yanıtla (5) (0)Sizin bu anlattıklarınızı halkın yüzde kaçı okuyor ki?Okuyan bir avuç nispeten eğitimli birkaç bin kişinin bile gerçekten demokrasi nedir üzerinde uzlaşıp kıymetini bildiğini sanmıyorum.Siz yıllardır anlata anlata biraz bilinç oluşturdunuz sağolun varolun.Ancak bir milletin ekseriyeti de sizin gibi düşünmedikten sonra Kore'de olanı onlardan beklemek nafile. Bilinçsiz bir ülkeye ancak demokrasi bilincine sahip kişiler iktidar olursa demokrasi gelir veya eğitimli halk demokratları seçer.
Yanıtla (4) (0)Çok güzel izah etmişsiniz Sn Akyol.Egitimli ve bilinçli toplumlar demokrasinin ne olduğunu ve kıymetini biliyor.Olmayanlar da bilmiyor.Tunuslular demokrasinin anlamını ve kıymetini kavramış değiller anlaşılan.Başkanlık sistemiymiş, parlamenter sistemmiş farkında olmayan ve aklında fikrinde hâla halifelik yönetim şekli olan veya devlet baba mantığına sahip insanlardan oluşan bir halktan demokrasiyi anlaması ve koruması beklenemez.Anlaması için Kore'nin eğitim seviyesine çıkması gerekir.
Yanıtla (1) (0)Guney Kore ve Tunus karsilatirilirken birinde batının demokrasiye sistemlerden digerinde otoriteyi desteklerinden hiç söz edilmemesi çok enteresan.
Yanıtla (0) (0)Tunus'a demokrasiyi savunursan hapse gidersin yada hayatıni kaybdersin.
Kimse de niye diye sormaz.
Teşekkür Sn.Akyol;size iki farkı yazı konusu yaptıgınız için,ama asıl teşekkür ve saygımı taaa uzaklardan Güney Koreli Sn.Ahn Giwiryeoung'a ne kadar muhteşem bir davranış namlunun ucundan tutup çevirmek,bu davranış bana Merhum M.Yazıcıoğlu'nu hatırlattı 28 Şubat sürecinde"yönünü milletime çevirmiş namluya selam durmam"dedigini hatırlıyorum.Terörist olmadığı sürece,yönünü halkına çevirmiş tüm silahlara tükürüyorum.İşte Suriye ve benzer tümüne.Syglr.
Yanıtla (1) (0)Güç bozar, mutlak güç kesinlikle bozar teorisi iyi de.. mayası çürük siyasetçinin hatalarını sisteme yüklemek de mayası bozuk siyasetçiyi saklıyor gibi. Valla ben iyiydim de, beni güç bozdu. Yanıldım, kandırıldım, Allah affetsin.. Böyle zayıf kişilikli siyasetçilere; pragmatist deniliyor mu ne?
Yanıtla (15) (2)Şahsileşmiş iktidarların en büyük sorunu iktidardan ayrılma sorunu. İktidara, o altın varaklı koltuğa alışan artık kalkamıyor. Çevredeki hiçbir baltaya sap olamayan ama hazineden yemlenen vasatlar da telaş içinde tabii. İktidar güzel ama hep bir gerginlik ve endişe hali de var. Hepsinde gelecek kaygısı. Kaymağı bol, korkusu da baki işler. O kadar çok ödenmemiş ama çoktan postaya verilmiş fatura varken nasıl olacak…
Yanıtla (22) (0)Güney Kore cumhurbaşkanının elinde din din gibi güçlü bir silahı olmadığından taraftarlarını mobilize edemedi.
Yanıtla (24) (3)Güney Korenin tarihi birikimi de gelgitli. Gelişmiş güneydoğu asya ülkelerinin baskıcı dönemlerinde de ekonomik kalkınma az değil. Sosyal olay ve süreçleri ayrı ayrı incelemek gerek. Kategorileştirmeler kolay değil.
Yanıtla (1) (6)yargı bağımsızlığı çok önemli. yürütmenin yargı üzerinde baskı kurması, hukuk devletinin sonunu getirir: yaşananları biliyoruz. yürütme ve yasama arasında ise belli bir uyum olabilir. esasen daha önce bizde de işleyen parlamenter sistem bunun üzerine kuruludur. batı avrupa demokrasilerinde hakim olan sistemdir. örneğin ingiltere bu bakımdan abd'den çok farklıdır.
Yanıtla (6) (1)Gör şimdi islamafobik yorumları bugün..
Yanıtla (2) (19)